[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Her yıl olduğu gibi 1 Mayıs işçi ve emekçilerin bayramını alanlarda kutlamak için meydanlarda olmaya doğru yola çıktık. Henüz yoldayken yoldaşlarımızın alanda, düşmanın İbrahim tahammülsüzlüğü nedeniyle gözaltına alındığı haberini aldık. Bu durum, olandan daha fazla irade ve sorumluluk bilinciyle alana ilerlememize, öfkemizi bir kez daha bileylememize vesile oldu! 90 gün teslim alamadıkları komünist irade faşist diktatörlüğe hâlâ korku salıyordu…
İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin ardından 50 yıl geçmiş olmasına rağmen bıraktığı mirasın ne kadar değerli olduğunu faşist diktatörlük bize bir kez daha hatırlatmış oldu. Bu bilinçle otobüste moralimizi bozmadan marşlarımızı ve türkülerimizi söyleyerek Maltepe miting alanına doğru ilerledik. Araçta konuşma yapan bir yoldaş her birimizin alanda daha fazla sorumlulukla hareket etmesi gerektiğini vurgulayarak Partizan disipliniyle ve 1 Mayıs coşkusuyla korteji doldurmamız gerektiğini hatırlattı.
Analarımızın ve gözaltıların öfkesi sloganlarımıza yansıdı!
Araçtan indiğimiz yerden sloganlarımızla kortejimizin bulunduğu yere doğru yürüyüşe başladık. Yolda parça, parça alana girmeye çalışan işçilerle ortaklaştırdık sloganlarımızı. “Faşizme İsyan Halka Önder Partizan”, “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya” sloganlarını da “Direnen İşçiler Yenilmezler”, “İşçiler Saflara Partizanlara” sloganlarını da işçilerle beraber attık. Elimizde flamamız olmasa da sesimizi duyan yoldaşlarımızla bir bir buluşarak çoğalarak alana ilerledik. Her adımda moralimiz daha da yerine geldi.
İbrahim flamaları elden ele, her adımda çoğalarak…
Alana vardığımızda yoldaşlarımız gözaltına alınmış ve İbrahim siluetinin olduğu flamalarımıza el konulmuştu. Bunun yarattığı burukluğa teslim olmadan toparlanmaya çalıştık. Eğer Partizancıysanız mutlaka bir yedek planınız olmalıydı ki vardı. İbrahim siluetli Partizan flamaları yeniden alana sokularak elden ele ulaştı. Polisin yoğun saldırısına ve gözaltılara rağmen ivedi bir şekilde kortejimiz oluşturuldu. Alanda bulunan Partizan kitlesi İbrahim’i sahiplenerek ısrarla flamaları ellerinden bırakmadılar. İbrahim’in ardılları onu ellerinde gururla ve onurla bayraklaştırmaktan bir an bile geri durmadı.
Yürüyüş esnasında artan kitle katılımı ve attığımız sloganlar çevredeki herkesin dikkatini çekmişti. Her adımda bir kişi artmanın verdiği coşkuyla flamalar daha da yükseklerde dalgalandırıldı… Asıl tarifi mümkün olmayan duyguyu şehit ve tutsak ailelerimizin flamalarımızı kararlı biçimde sahiplenmesiyle yaşadık. Kimi şehit yoldaşlarımızın yakınları kavga bayrağını devralmışçasına kendilerini tanıtarak kortejimizde yerini aldı. “Ölümsüzlüğün” yüklü olduğu anlam bir kez daha ortaya çıktı o an! Şimdi şehit düşen yoldaşlarımızın verdiği güçle ilerliyoruz. Kortejlere gelen “Siz ne kadar inançlısınız, devrim de yaparsınız” gibi yorumlar kitlemizi daha da coşkulandırdı.
İkinci bir saldırı ve yine gözaltı
Alana girişte yine aynı sebeple engellendik(!) Önümüzde bulunan Kaldıraç kortejine de aynı keyfi sebeplerle saldırı gerçekleşti. Biz de devrimci sorumlulukla saldırılara karşı dayanışma içerisinde olduk. Devletin bu yasakçı tavrına gösterdiğimiz tepki nedeniyle üç yoldaşımız daha gözaltına alındı. Tertip komitesi sadece sahneden “Alana giremeyen Partizan’ı da selamlıyoruz” demekten başka hiçbir şey yapmadı! Ne sabahki gözaltılara değinildi ne de o an yapılan saldırıya. Elbette ki orada düzen içi Sol Parti’nin yanımızdan ölü taklidi yaparak geçip gitmesini, UİDDER’in “Bizim onlarla bir alakamız yok, biz işçiyiz bizi bırakın” demesini de unutmayacağız.
İbrahim flamalarının alınmadığı bir alanda bulunmak istemediğimiz için yürüyüşümüzü sonlandırdık. Ancak genel kitleye, İbrahim’e yönelik saldırıları teşhir ettik. Bu tutumla 1 Mayıs’ın altını oymaya ve işçilerden, devrimcilerden arındırmaya çalıştıklarını vurguladık. Seçimin gölgesinde geçen bir 1 Mayıs olsa da halkımız etrafımızda toparlanıp söylediklerimize kulak kabarttı. Dayanışmayı büyüttük.
İşçiden arındırdıkları sahneleri devrimcilerden de korumalarla izole ediyorlar
İşçiler emekçiler ve ezilenler için kurulan sahneden sesimizi duyurmak, uğradığımız saldırıları dile getirmek için sahneye yöneldiğimizde sendikal bürokrasinin de devletin engellemelerine benzer saldırganlığıyla karşılaştık. İbrahim’e yönelik yasaklamaları, gözaltı ve saldırıları sahneden teşhir etmek istememiz sendikal bürokrasi tarafından engellendi. İşçi ve emekçilerin sesi olması gereken sahnede seçim şaklabanlığı hâkimdi. 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin tutumu, sahneye çıkmak isteyen yoldaşlarımızın polis taktiğiyle iterek geri çıkarılmaya çalışılması ibretlikti. İçeride yoldaşlarımız sendikal bürokrasiyle cebelleşirken alanın dışında ise bir yoldaşımız daha flamalara el konulmasına izin vermediği için polis saldırısı sonucu gözaltına alınmıştı. Yoldan geçen bir genç sırf bize destek verdi diye onu da gözaltına almak istediler. Ancak kadın yoldaşlar el birliğiyle onu polisin ellerinden almayı başardılar. Sözün özü içeride sendikal bürokrasi dışarı da devlet terörü!
Dost da düşman da ve izleyerek dolaylı destek verenler de bilsin ki İbrahim’in ardılları ve onun sancağını onur ve gururla dalgalandıranlar tarihin kızıl sayfalarına bir kez daha not düşmüştür. 1 Mayıs’a İbrahim Kaypakkaya direnişi damgasını vurmuştur…
1 Mayıs kızıldır kızıl kalacak…
Bu sene son yılların en kalabalık 1 Mayıs’ı yaşandı diyebiliriz. Daha alana girmeden işçi sloganları ile ilerleyen kitleden bile anlaşılıyordu. Yürütülen kimi kısır tartışmalara aldırmadan ve Partizan iradesiyle ve geleneğimize olan güvenle, bağlılıkla alanlar dolduruldu, saflar sıklaştırıldı!
1 Mayıs işçi emekçilerin bayramını kutlamamıza izin vermeyen devlet gün içerisinde çokça kişiyi gözaltına almış ve proleterlerin bayramını kutlamasına dahi izin vermemişti. İşçilerin, emekçilerin bir araya gelmesi ve öncüsünde örgütlenmesi egemenlerin en büyük korkusu olmuştur. Bugün de en büyük korkusunu gizleyemeden bir kez daha göstermiştir. Tüm bu yaşananlar doğru yolda olduğumuzun ispatıdır. Yaptığımız ve yapacaklarımız devletin saldırılarını üstümüze çekse de yılmayacağız. Her saldırıyı direnişin ve örgütlenmenin vesilesi yapacağız.
Son olarak: 1 Mayıs’ın kızıllığıyla ve önderimizin katledilişinin 50. yılı vesilesiyle çağrımızdır: Demokratik Halk Devrimi güzergâhında safları daha da sıkılaştıralım.
Bir Partizan okuru