Ülkemizi sarıp sarmalayan kriz toplumun her katmanına kendini hissettirmeye devam ediyor. Kriz derinleştikçe egemenler emekçilere, ezilenlere, doğaya yönelik saldırılarını katmerlendiriyor. Bu baskıların ve saldırıların yaşandığı bölgelerden biri de Dersim coğrafyası. Yüz yıllardır egemenlerin hedefi olan Dersim coğrafyası bugün de çeşitli saldırılara göğüs geriyor. Bu yıl da bu saldırılarla boğuşan, köyleri boşaltılmak, merkezleri insansızlaştırılmak istenen, doğası sermayeye peşkeş çekilen Dersim’deydik…
Bu saldırılara karşı örgütlenmek istenen 20. Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında yürütülen ajitasyon/propaganda çalışmaları Dersim Merkez ve köylerde gerçekleştirildi. Yoğun bir nüfus göçünün yaşandığı Dersim’de göze çarpan ilk sorunun “gençlik” olduğunu söyleyebiliriz. Merkezde ve köylerde yaş ortalaması yüksek iken orada bulunan genç nüfus da sadece yaz aylarını Dersim’de geçiriyor. Bu göçün belli başlı nedenleri var. Genç nüfusun büyük şehirlere ya da yurtdışına (Avrupa veya Kanada) göç etmesindeki başlıca nedenlerden biri umutsuzluk. Umutsuzluğu oluşturan nedenlerin başında da devrimci mücadelenin gerilemesi ve devletin artan baskısı gelmektedir. Geleceğe dair umudu yok olan, kendini var edemeyen gençler çözümü göç etmekte buluyor. Eğitimdeki niteliksizlik, sosyal aktivite ve etkinliklerin sınırlı oluşu bu göçlerin yaşanmasında başka bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Bu göçün bir diğer yanını da ekonomik kriz oluşturuyor. Zaten iş imkânının çok sınırlı olduğu, hizmet sektörü ve tarım-hayvancılık dışında geçim kaynağının olmadığı Dersim’de halk ekonomik krizle boğuşuyor. Gençler market ya da kafelerde günlük 12 saate asgari ücretle çalışmaktansa büyük şehirlere-yurtdışına göç etmeye tercih ediyor. 2015 sonrası siyasi olarak nitelendirilen göç dalgası bugün daha geniş bir çeperi kapsıyor. Yurtdışına çıkış parasını biriktiren herhangi bir kişi kolaylıkla gitmeyi tercih edebiliyor. Yaşamanın zorlaştığı, devletin baskısının arttığı bir süreçte yurtdışına gitmek gençler için kolay tercih edilebilen bir seçenek oluyor.
YOZLAŞTIRMA POLİTİKALARI HIZ KESMİYOR
Dersim’de devlet eliyle sürdürülen yozlaştırma politikaları en uzak köylere bile sirayet etmiş durumda. Merkez mahallelerinde yaygınlaşan uyuşturucu köylere kadar ulaşıyor. Mücadeleden uzaklaştırılmak istenen Dersim halkına uyuşturucu eliyle apolitiklik, lümpenlik dayatılıyor. Devrimci mücadelenin kan kaybetmesiyle oluşan boşluklar devlet eliyle dolduruluyor.
Çalışmalarda en fazla dile getirilen sorunlardan birisi de güven ilişkisinin yok olması. Özellikle köylerde yaşanan bu sorun bireyselleşmeyi, bencilliği ön plana çıkarıyor. Güven ilişkisinin kaybolduğundan, maddi ilişkilerin, çıkar ilişkilerinin esasa oturtulduğundan bahseden köylüler daha fazla sistem içine çekildiklerini söylüyorlar. Ekonomik kriz, devrimci mücadelenin gerilemesi, yozlaştırma politikalarıyla birlikte köylerde koruculukta yaygınlaşıyor. Çemişgezek ve Pertek’te halihazırda var olan koruculuk, Ovacık’ın büyük köylerinde dahi uygulamaya konulmuş durumda. Gerilla mücadelesinin tarihten bu yana güçlü olduğu Ovacık’ın köylerinde köylüler “gizli koruculuk”un var olduğunu dile getirdiler.
Tüm bu saldırıların Dersim coğrafyasında yürütülen özel politikalar olduğu gerçeğini vurgulayarak bu toprakları adımladık. Ve bu topraklarda her bir yoldaşımızın ayak izlerinin olduğu, kimi köylerde köylülerin yoldaşlarımızın yaşamlarına dair anlattığı anılarda, mücadelenin sönümlenmeyeceği, onların yürüttüğü mücadelenin var olduğu ve olacağı bilinci umutsuzluk yaygarasına karşı büyütülmesi gereken bir olgu olarak bilincimize işledi. Hem ideolojik hem de fiziksel olarak gerilemenin yaşandığı böylesi bir süreçlerde iktidar hedefini vurgulamamız daha fazla önem kazanıyor. Kitlelerle kurduğumuz her ilişkide devrim iddiamızı ortaya koymak, esas mücadele yolunu ve yöntemlerini tartışmak da bizim görevimizdir. Umutsuzluğa karşı umudu, yılgınlığa ve ideolojik savrulmaya karşı kitlelerle buluşmayı önümüze koyduk ve bunu belli oranda Dersim’in köylerinde gerçekleştirebildik. Bunca saldırıya, ağır kayba ve gerilemeye rağmen halen doğru çizgide ısrar edenlerin olduğunu yansıttık ve tartıştık.
Bir Partizan Okuru