Barbara Anna Kistler’in anısına çıkarılan kitap dijitalde paylaşıldı

21 Ocak-10 Şubat 1993 tarihlerinde Dersim Yel Dağında, beş yoldaşıyla birlikte ölümsüzleşen Enternasyonal proletaryanın örnek savaşçılarından Barbara Anna Kistler’in anısına çıkarılan “Alplerden Munzur’a Enternasyonalizm” kitabı ve “Proleter Enternasyonalist Barbara Anna Kistler Dersim’de Şehit Düştü” broşürü yayınlandı.

Partizan Arşiv sitesinden kitap ve broşüre ulaşabilirsiniz

“Alplerden Munzur’a Enternasyonalizm”

“Proleter Enternasyonalist Barbara Anna Kistler Dersim’de Şehit Düştü”

ALPLERDEN MUNZURA ENTERNASYONALİST BİR DEVRİMCİ

Barbara Anna Kistler, 1955 yılında İsviçre’nin Zürich kentinde doğdu. Kısa süren okul hayatının ardından çalışmaya başladı. 16 yaşından itibaren siyasete ilgi duymaya başladı. Yaşadığı koşullar Barbara’yı işçi sınıfına, ezilenlere yaklaştırdı. Barbara, ülkesinin görünen yüzü dışında onun altında yatan gerçekleri de görme çabasına girmiş, sömürüyü, yabancılaşmayı, her şeyin metalaşmasının farkına varmış, sisteme karşı çıkmış, düşüncesine uygun örgütlenmelerde yer almış, İsviçre’de yürütülen anti faşist, anti emperyalist mücadelenin ön saflarında yer aldı. Otonom bir örgütlenme olan Reboolie Bunker’e sempati duyuyor, ülkesinde devlet baskısına karşı gizli ve açık kampanya örgütlenmelerine katılıp tepkisini gösteriyordu. Dostlarıyla oluşturduğu komüne yönelik saldırı sırasında 17 yaşında 3 haftalık bir tutukluluk dönemi yaşadı. Aynı yıllarda Vietkong’u desteklemiş, sol radikal gruplardan tutuklu olanlarla da dayanışma içerisine girmiştir.

İsviçreli gruplar içerisinde en önemli ilişkisi KGI (İzolasyona Karşı Komite) ile olan ilişkisidir. KGI’yı var olan gruplar içerisinde ML olarak görüyordu. KGI Komünist partinin yaratılması mücadelesinde, çekirdek olarak ortaya çıkmış, süreç içerisinde istenen yapılanmaya kavuşamamış, kendisini belli akademik sorunlarla sınırlandırmıştır. Aynı zamanda Marley Grubu ile de yakın ilişkisi vardır. Buradaki en önemli çalışmaları bu hareket içindeki, feminist düşünce ve hareketleri ML düşüncelerle değiştirip dönüştürerek, kadın hareketini sınıf temelindeki anlayışıyla yürütmek olur. Nitekim bugün bu hareket, sorunu proleter devrimci hareketin bütünselliği içerisinde almaktadır.

1980’li yıllarda Avrupa’da bulunan Türkiyeli devrimcilerle tanışır, Türkiye hapishanelerindeki devrimcilere yönelik saldırılara karşı çıkan Tutuklu Dayanışma Komitesinde yer alır. Anti emperyalist gruplarla dayanışma içerisinde faaliyet yürütürken gazeteci olarak Peru’ya gitti. Nikaragua’da Sandinistlerin iktidara gelmesi üzerine, Avrupa’dan giden gönüllülerin organize işinde görev alır. 1989’da Proletarya Partisi ile ilişki kurar. Proletarya Partisi ile tanıştıktan sonra MLM anlayışa sahip olarak enternasyonalizmin en yüce örneklerinden birisini sergileyerek Türkiye devrim mücadelesine doğrudan katılmaya karar verdi. Metris firarilerinin sosyalizm mücadelesinde pratik olarak yeniden yerlerini alma sürecine aktif olarak katıldı. Sonra İstanbul’a yerleşti. 19 Mayıs 1991’de İsmail Oral’la kaldığı ev basıldı ve gözaltına alındı. 15 gün süren işkencelerde önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya’nın “Ser verip sır vermeme” geleneğini sürdürerek, yoldaşlarına ve ilkelerine bağlılığını kanıtladı. Hapishane sürecinde Türk devletiyle İsviçre devletinin iş birliği ve halk düşmanlığı konusundaki sınıf dayanışmasını daha somut yaşar. Hapishaneyi devrimin okulu, mahkemeyi devrimin kürsüsü şeklinde kullanmayı başarır. Burjuva mahkemesinde “beni siz değil, enternasyonal proletarya yargılar” diyerek faşist TC mahkemelerine meydan okudu. Hapishane hayatı onun daha ileri mevzilerde mücadele etmesine yol açtı. Tahliye töreninde söylediği şu sözler kararlılığının göstergesiydi: “Dağlarda hepinize savaşacak bir mevzi hazırlayacağız. Sizleri bekliyoruz.”

8 aylık tutsaklıktan sonra Barbara (Kinem) Halk Ordusu içinde yer aldı. Böylece enternasyonalizmin en somut ve canlı örneği olur. Kısa sürede yabancısı olduğu koşullara alışır. Yoksul ve ezilen Dersim köylüsünün de sevgisini kazanır.

Halk Ordusunun 2. Mıntıka Birliğinin çekildiği Pülümür yakınlarındaki Geçici Kış Kampı askerler tarafından açığa çıkar ve 21 Ocak 1993’te kuşatılır. Gerilla birlikleri kampın kuşatma altına alındığını öğrenince, kamp etrafındaki tüm dağ tepelerine öncü birliklerini yerleştirir. Düşman Erzurum’dan kaldırdığı 3 bombardıman uçağı, 3 kobra helikopteriyle yoğun bombardımana başlar. Ne var ki düşman, gerilla birliklerine yanaşamadığı gibi, kayıp da verdiremez. Gerilla birliklerinin kaldığı bölgedeki bütün köyler askeri işgal altında olduğu için birlikler hiçbir köye uğrayamaz. Zorlu kış koşulları altında uzun bir yürüyüş sonrasında 3 halk savaşçısı ölümsüzleşir. Barbara’nın Proletarya Partisine sempati duymasına neden olan o çok beğendiği yoldaşlık ilişkileri gerçek anlamına uygun olarak, bu yürüyüş sırasında fedakârlığın, dayanışmanın, dostluğun, en güzel örneklerini yaşadı. Hedeflenen köye varılmasından sonra 3 halk savaçısı daha ölümsüzleşti. Bu şehitlerden enternasyonal proletaryanın unutulmaz adları arasına katılan Barbara Anna Kirstler, düşmana değil amansız kış koşullarına yenik düşmüştür.