İrademizin Berrak Temsilcilerinden Öğrenelim

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle “]

Özgür ve Asmin’in Anısına…

Ekim ayı geldi, çattı. Ekim ayı bize sadece soğukları haber etmez, her ekimde biz Asmin’den, Özgür’den devraldığımız bayrağın dalgalanmasıyla meydana gelen rüzgârın coşkusunu yaşarız. Sınıf mücadelesinin ön mevzilerinde bir yandan düşmanın yoğun abluka ve imha saldırıları altında, diğer yandan ise tasfiyeciliğin güneşimize saldırılarının gölgesinde savaş iradesini kuşanarak ölümsüzler kervanına katılan komutanlardan Özgür ve savaşçı Asmin coşkumuzun esin kaynaklarıdır.

Yoğun hava bombardımanıyla katledildiklerinde yarattıkları korku başlarının gövdelerinden kesilmesiyle de son bulmadı. Zira cenazeleri ailelerine teslim edilirken de korku vardı gözlerinde, yüzlerinde. Bilinçlerinin de yok olacağını sanıyorlardı ki onların bilinci sınıf mücadelesinin en kızgın alanında konumlanmıştı ve tek bir irade oluşturmuştu.

Şimdi bu iradeyi anlatmalı.

Nereden başlamalı, nasıl anlatmalı, ne yazmalı? Sıradan değil onlara dair anılar. Bilinçlerini, bu bilincin yön verdiği pratiklerini anlatıyoruz yazınca. Her anı devrimci pratik içinde şekilleniyor onlarda ve onların tutkuları akıyor kalemden. Şimdi bir kez daha onlardan öğrendiklerimiz, yaptıklarını ve bıraktıklarını büyütme andı dökülüyor dilimizden.  Zamansız ayrılışlarının sancısı sürüyor, hep de sürecek. Bazı ölümsüzlükler böyledir. Devrimimiz tanıktır bu türden ölümlere. Tıpkı Şerzan, Nubar, Rosa, Muharrem ve Deniz yoldaşlarda tanık olunan gibi. Patikalarda, karargâhlarda onlara dair bir izler var, silinmez izler.

Mücadelelerinden öğrenecek çok şey var; akla ilk gelen hesap soruculuk pratiği ve ruhudur. Devrimin o kadar çok ihtiyacı vardır ki buna. Halka yönelik saldırılar yoğun şekilde devam ederken, yurtseverlere yönelirken düşman eksik olanı aramak, onu hayata geçirmek, eksik olanı tamamlamak, zayıf olanı güçlendirmek çok önemlidir. Devrim halk kitlelerinin komplike bir eylemdir. Bu eylemde halka yönelik saldırıların hesabını sormak savaşı geliştirme iradesidir. Hesap soruculuk ruhu, güç ve güven ilişkisinin tesisi için, gerçek bir güç olmanın da önemli bir pratiğidir.

Ölümsüz yoldaşların pratiği bize fazlasıyla ders sağlamaktadır. Ne yapacağımız, nasıl davranmamız gerektiğini öğrenmek için güçlü deneyimler var her birinde. Yapmamız gerekeni eksik bıraktığımız noktalarda harekete geçme iradesidir Özgür ve Asmin…

Savaş alanları böylesi bir iradeyi çağırır her zaman, bugün olduğu gibi. Onların devrimci yaşamlarında hesap soruculuk ruhunun pratiğe yansıyan örnekleri vardır ve bu örnekler bugün kendi benliğimizde, kendi devrimciliğimizde büyütmemiz gereken pratiklerdir.

Zorlu süreçler, yoğun saldırılar faşizmde değişen bir şey yok. Bizde ise eksik olan, tamamlamamız gereken, yönelmemiz gereken, güçlendirmemiz gereken noktalar var.

Asmin ve Özgür yoldaş yaşadıkları, savaştıkları kesitin hesap sorucu ruhuyla pratikte yer alan öznelerdi. Onları özne haline getiren çizgiye göre şekillenen, bu çizginin gerektirdiği her pratiğin yaşam bulması için en önde olmaya çalışan düşünsel-pratik konumlanışlarıydı. Onları sürecin militanı yapan salt eylemleri değil, bu eylemlere yön veren çizgiye göre şekillenmiş iradeleriydi. Bu noktada onlardan öğrenmek, onların pratiğini kendi pratiğimiz haline getirmek oldukça önemlidir. Düşman saldırıları artarken silkelenip saldırılara yanıt olmak önemlidir.

Hesap soruculuk militan bir ruh ister. Militan ruh ise düşünsel-pratik olarak çizgiye göre şekillenme iradesidir. Özgür ve Asmin yoldaş şahsında öne çıkan bu özellikleri kuşanmak onları anmanın en önemli yönüdür.