Irak Kürdistanı’na Operasyon ve Güncel Gelişmeler

Erdoğan yıllar sonra gerçekleştireceği Irak ziyaretine hazırlanıyor. Söz konusu ziyaret, TC’nin Kürt Ulusal Mücadelesine dönük konsantre saldırı dalgasının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Hatırlayacak olursak geçtiğimiz aylarda Irak merkezi hükümeti, KDP ve ABD emperyalizmiyle yapılan bir dizi görüşmenin ardından yaz aylarında gerçekleştirilmesi hedeflenen operasyona dair “somut” bir yol haritasından bahsediliyordu. Görüşmelerdeki en somut adım, Irak hükümetinin PKK’yi “yasaklı örgüt” ilan etmesi ve ortak önemler konusunda fikir birliği sağlamak oldu. İsveç’in NATO üyeliğindeki olumlu havadan ikbal devşirmenin bir parçası olarak Irak hükümetinin politikasında görece bir aks değişimi yaşansa da hem bölgesel gelişmeler hem de Irak iç siyasetinin dinamik ve katmanlı yapısı TC’nin hesaplarını boşa düşürebilir. Benzer durum TC için de geçerli. Geçen bir aylık süreçte yerel seçimlerin açığa çıkardığı sonuçlar, ekonomik krizin düzeyi, derinleşen politik kriz ve Irak’ta yaşanan gelişmeler TC’nin açmazlarını büyütürken söz konusu gelişmelerin tümü yeniden bir değerlendirme ihtiyacını açığa çıkarıyor.

DAYATILAN İŞ BİRLİĞİ VE AÇMAZLARI

Irak-TC arasındaki ortak güvenlik zirvesinin sonuçları bazı “ilkler” bakımından kritikti. Toplantıda PKK, ilk defa “ortak tehdit” olarak tanımlanmıştı. Toplantı sonrasında Türkiye ve içerisindeki fraksiyonlarla birlikte Irak ilk kez, PKK’ye karşı TC ile ortak hareket etmeyi somut tartışmış oldu. PKK’nin “Irak topraklarını kullanarak Türkiye’yi hedef alması”nın Irak tarafından kabul edildiği bu zirve sonrasında, iki ülkenin bu kapsamda ortak daimî komiteler kuracağı ve güvenlik ve diplomasi bürokrasisinin bakan düzeyindeki çalışmaları koordine edeceği bildirildi. Erdoğan’ın ziyareti böylesi bir arka plan üzerinde bina edildi. Öncelikle Irak siyasetinin dizaynına bakmak ve hâkim sınıflarının temsilcilerinin fraksiyon özelliğine vurgu yapmak gerekiyor. Irak işgali sonrası ABD emperyalizmi buradaki yönetimi dizayn ederken her ne kadar “toplumsal uzlaşı” ifadesi kullansa da esas olarak dayatmaya ve uşaklığa dönük bir yönetim anlayışı şekillendirildi. Bu da bütün krizleriyle birlikte bağımlı bir politik çizgi anlamına geliyor. Bu durum kuşkusuz ABD emperyalizminin ve bölgedeki diğer gerici devletlerin Irak üzerindeki etkisini kaçınılmaz kılıyor. Bu bakımdan TC’nin operasyon ve Irak ile ilişkilerin yeni sürecini şekillendirmeden önce ABD kapısını aşındırması tesadüf değil.

Irak hükümeti ile iş birliğinin belirleyici temel faktörleri var. Özellikle ekonomik ve ticari yönden TC’nin elindeki kozları sonuna kadar zorladığını söylemek mümkün. Petrol ticaretine dair Paris’teki yargılamada TC, tazminata mahkûm edildikten sonra Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı’nı kapatmıştı. Yeni iş birliği süreci ile birlikte TC Irak’a “PKK’ye karşı ortaklaşırsak vanayı açarız” diyor.

Diğer bir önemli nokta ise “Kalkınma Yolu Projesi.” Otoyol ve tren yolunu da içeren bu koridorun hayata geçirilmesi için PKK’nin “tehdit olmaktan çıkarılması” gerektiği özellikle vurgulanılıyor. Basra’daki Fav Limanı’ndan Bağdat ve Musul’u geçip Türkiye, Suriye, Irak üçgeninin dibindeki Ovaköy’den Türkiye’ye geçecek yolun ekonomik hacmini Körfez sermayesi oluşturuyor. Bu sermayeye mahkûm iki ülke, TC ve Irak için yolun hayata geçirilmesi önemli olsa da Habur Sınır Kapısı’nı boşa düşüreceği için Irak Kürdistanı Özerk Yönetimi’nin kimi çıkarları için fazla sorunlu. Diğer yandan İran’ın “güney-kuzey koridor” planına alternatif bir yol olduğu için de hayata geçirilmesi konusunda kimi muğlaklıklar var. İran’ın Şii eksenli politik gücünün Irak içerisindeki etkisi anlaşmanın geleceğine dair soru işaretlerini artırıyor.

IRAK KÜRDİSTANI’NDA DEĞİŞEN DENGELER

Mevcut anlaşmanın Irak Kürdistanı’ndaki etkileri de özellikle PKK konusunda farklı görüşlere ve stratejiye sahip YNK (Kürdistan Yurtseverler Birliği) için yeni hamleler anlamına geliyordu. YNK salt Irak Kürdistanı’nda değil Merkezi Irak siyasetindeki gücünü de kullanarak belli adımlar attı. Bunlardan ilki mevcut anlaşmaya tepki duyan Irak’taki yönetim ve bürokrasi ile yapılan görüşmeler oldu. KDP’nin özerk yönetimdeki gücüne karşın YNK, Irak siyasetindeki gücünü harekete geçirerek yapılması planlanan parlamento seçimleri ile ilgili önemli gelişmelere yol açtı. Seçim sürecine dair Irak Federal Mahkemesi belli kararlar açıkladı. Kararlarda özetle: Kota sistemini anayasaya aykırı buldu ve milletvekili sayısını 100’e düşürdü. 111 sandalyeli parlamentoda kota sistemiyle Türkmenlere 5 ve Hristiyanlara (Keldani, Süryani, Asuri ve Ermeniler) 6 koltuk ayrılıyordu. Irak Kürdistan’ı Duhok, Halepçe, Hewler ve Süleymaniye olmak üzere dört seçim bölgesine bölündü. Ayrıca seçimlerin Kürdistan Seçim Komisyonu yerine Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu tarafından yürütülmesini kararlaştırdı. Bu kararlar esas itibariyle KDP’nin aleyhine YNK’nin lehine bir sonuca neden oldu. Başta kota sistemi olmak üzere seçim bölgelerinin artırılması YNK’nin parlamentodaki gücünü artırmasına imkân sağlayacak. Bu durum da gelecekte Irak Kürdistanı yönetiminde daha güçlü bir YNK anlamına geliyor.

Irak Kürdistanı’ndaki seçimlere yeni kararlar ve koşullarla girilirken KDP’nin tavrı ise ilk seçimlere girmemek yönünde oldu. Mevcut yönetimin, gücünün etkileneceği öngörüsü ile yaptığı bu hamle emperyalistlerin baskılarıyla uzun sürmese de özellikle burjuva-feodal Barzani kliği içerisindeki önemli bir krizi açığa çıkardı. Mesrur ve Mesut Barzani boykotta diretse de Neçirvan Barzani bizzat Süleymaniye’ye giderek Bafil Talabani ile birlikte seçimlerin zamanında yapılacağını vurgulayan açıklamalar yaptı. Yine bu süreçte Bafil Talabani de hamlelerini sürdürerek kritik bir Rusya ziyareti gerçekleştirdi. Görüşme sonrası yapılan açıklamada TC’nin olası operasyonuna gönderme yapılarak “Her iki taraf da Irak Cumhuriyeti’nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün tesis edilmesi, anayasasına saygı gösterilmesi ve bu çok etnikli ülkenin yabancı aktörler arasında hesaplaşma ve çatışma alanına dönüşmesinin önlenmesi çabalarına desteklerini yineledi.” ifadelerine yer verildi.

TERÖR DEMOGOJİSİ HALKIN GERÇEK GÜNDEMLERİ KARŞISINDA KUŞA DÖNÜYOR!

TC’nin Rojava’ya yönelik yoğunlaşmasını erteleyerek Irak Kürdistanı’nda yönelmekle gündemleştirdiği operasyon esaslı politikasının bahsettiğimiz güncel gelişmelerden etkilenmekte olduğunu söylemek mümkün. Birincisi, Irak yönetimi her ne kadar belli bir anlaşmada ortaklaşsa dahi egemen kliklerin parçalı yapısı mevcut uzlaşının dağılmasına neden olacak bir dizi dinamiğe ve politik farklılığa sahip. Dolayısıyla anlaşmanın sürdürülebilir olduğu iddiası pek gerçekçi değil. İkincisi ise TC’nin Irak Kürdistanı’ndaki en önemli iş birlikçisi olan KDP’nin seçim süreçleriyle birlikte içerisine girdiği kriz. Bu kriz olası YNK zaferinde TC nezdinde önemli oranda bir hezimete neden olabilir. YNK’nin PKK’ye yaklaşımındaki farklar operasyonun geleceğini boşa düşürebilecek emareler taşıyor. Bu bağlamda KDP seçimi boykot ederek hem TC’nin operasyonu için zaman kazanmak hem de iç krizini aşmak istiyor. Ancak mevcut baskılar ve seçime dair genel konsensüs haziran ayındaki seçimi kaçınılmaz kılıyor. Bu da TC’nin operasyonunu etkileyecek bir süreç anlamına geliyor. Seçim öncesi operasyon ihtimali ise kriz ve tartışmalı bir ortamda şimdilik mümkün görünmüyor. Operasyona dair iş birliği ve ortak hareket vurgusunun Irak’ın katmanlı ve krizli siyasal iklimi gerçeğiyle karşı karşıya kaldığını söylemek mümkün.

Dahası benzer bir tablo TC için de geçerli. Terör demagojisinin ve hamasi söylemlerin güçlü işletilemediği bir politik evredeyiz. AKP-MHP faşist blokunun şovenizm kampanyaları eşliğinde sürdürdüğü seçim kampanyası ekonomik kriz şartlarına çarparak bir yenilgiyi açığa çıkardı. Dolayısıyla terör umacısının kitlelerde eskisi gibi bir uzlaşı yaratmadığını, şovenizm kampanyalarının etkisinin azaldığını söylemek mümkün. Bu anlamıyla operasyon ile iç siyasetin dizaynının TC açısından sonuçları da muğlak gözüküyor. Kitleler gerçek gündemleri olan açlık, derinleşen yoksulluk ve zam yağmurlarıyla güne uyanıyor. Her gelen günün bir diğer günü arattığı koşullarda “terörü ininde ezeceğiz” gündemlerinin etki gücü yaşamın nesnelliği karşısında kuşa dönüyor.