Ertan Çıta- Biz çemberin içindeyiz ya siz?

Tutsak gazeteci Ertan Çıta, hapishaneden göndermiş olduğu mesaj ile halk için yapılan gazeteciliğin suç unsuru olarak yöneltildiğini belirtti. “Halkın haber alma hakkının her geçen gün budandığı, sansürün had safhaya ulaştığı, manipülasyon ve dezenformasyonun devlet politikası haline geldiği bir ortamda tarafsız gazetecilikten bahsetmek mümkün mü?” 

Tutsak gazeteci Ertan Çıta, gazeteciliğin halkın haber alma özgürlüğünün engellenemeyeceğini belirtti. Tüm yasaklama, baskı ve tutuklamalara rağmen halkın çıkarlarını savunmaya ve gerçekleri aktarmaya devam edeceğini vurguladı.

Ertan Çıta’dan

“Tarafsız mıyız gerçekten? Taraf ya da tarafsızlık denilince aklımıza, dünya siyasi tarihine kazınan ‘taraf olmayan bertaraf olur’ sözü geliyor. Biz gazeteciler için de geçerli bu tabii ki.

“Halkın haber alma hakkının her geçen gün budandığı, sansürün had safhaya ulaştığı, manipülasyon ve dezenformasyonun devlet politikası haline geldiği bir ortamda tarafsız gazetecilikten bahsetmek mümkün mü?

Biz gazeteciyiz. Halkın gerçekleri öğrenme, doğruları görme eyleminin en aktif özneleriyiz. Sahadaki özneleriz, gerçekleri tüm çıplaklığıyla, en yakından görüyoruz. Bu yüzden ‘tarafsız’ olmayı seçenler ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ ilkesizliğini benimseyenler için bir sorun yok. Bizim gibi tarafsız gazeteciliği reddedip işçinin, öğrencinin, ezilenin yanında yer alanlar saldırıların hedefi oluyor. Hem sahada doğrudan saldırılarla hem de çeşitli cezalarla yıldırılmaya, tarafsızlığa zorlanıyor. Şimdi Siyonist İsrail’in vahşi saldırıları altında Gazze halkından taraf olmamak mümkün mü? KYK yurtlarında can veren, açlık sınırında yaşamaya mahkûm edilen, geleceği çalınan halk gençliğinin tarafında olmamak mümkün mü? Eşi, sevgilisi, babası ya da hiç tanımadığı bir erkek tarafından sokakta katledilen, kazanılmış hakları erkek egemen devlet tarafından gasbedilen kadınların tarafında olmamak mümkün mü? Biz, tutsak da olsak gerçekleri görmeye, gerçekleri olanca açıklığıyla halka göstermeye ve taraf olmaya devam edeceğiz.

“Ülkemizde gün aşırı gazeteciler tutuklanırken, hapis cezaları alırken gazeteci katledenler tahliye ediliyor. Ermeni halkının yiğit evladı, gazeteci Hrant Dink’i katleden Ogün Samast 22 yıllık hapis cezasının 16 yılını tamamladığı gerekçesiyle, ‘iyi halli’ değerlendirmesiyle, denetimli serbestlikten faydalandırılıp tahliye edildi. Bir gazeteci cinayeti dosyası daha, arkasındaki sorumlular cezalandırılmadan, failler aklanarak tarihin tozlu raflarına gönderiliyor! Bir gazeteci katili denetimli serbestlikten faydalanıp tahliye oluyorken bu ‘hak’tan neredeyse hiçbir siyasi tutsak faydalanamıyor. Bırakalım denetimli serbestliği infazı tamamlanan yüzlerce siyasi tutsak ‘idare ve gözlem kurulları’nın kararlarıyla, çeşitli bahanelerle tahliye edilmiyor. Tarafsızlığından dem vurulan, egemenlerin yüzlerce yıldır tarafsız olmasıyla övündüğü yargı mekanizması konu ‘hak aramak’ veya ‘özgürlük’ olunca nasıl da tarafını gizleyemiyor!

“Şimdi her olayın, eylemin bir tarafı, ideolojisi varsa biz gazetecilerin tarafsız olması olası değildir. Tarafımız, dünya halklarının emek ve özgürlük mücadelesidir. Ne diyordu şair ‘ya içindesindir çemberin ya da dışında’ başka seçenek yok. Biz özgür basın emekçileri çemberin tam ortasındayız ve bu çember yarılana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.

“Biz çemberin içindeyiz ya siz?”

(İSTANBUL)