Proletarya Partisinden 18 Mayıs açıklaması

TKP/ML MK-SB Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Kemalist diktatörlük tarafından katledilişinin 51. yılında tkpml5.net internet sitesi üzerinden bir açıklama yayımladı.

MK-SB İbrahim Kaypakkaya’nın çizgisinde sebat edeceklerine dikkat çektikleri açıklamada “Bugün halkın biriken öfkesi ile faşizmi alt etme isteği ancak İbrahim yoldaşın oluşturduğu devrimci-komünist çizginin izini sürmekle ve onu takip etmekle mümkündür.” dedi.

“Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Katledilişinin 51. Yılında Halka Umut, Faşizme Korku Olmaya Devam Ediyor!” başlıklı açıklamanın tamamı şu şekilde:

“18 Mayıs tarihi Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledildiği tarihtir. Henüz 24 yaşındayken ölümlerin en erken olanı, ölüme meydan okunarak gerçekleşmiştir. 18 Mayıs tarihinin 51. yılını yeniden idrak ediyoruz. İbrahim Kaypakaya yoldaş Türkiye devrim tarihinin en önemli figürlerindendir ve en dikkat çeken tarihsel çıkışı yapan tarihsel bir şahsiyettir. İbrahim yoldaş, Mustafa Suphi ve 15 yoldaşımızın faşist diktatörlük tarafından 1921 Ocak’ında katledilmesinden sonra 50 yıl boyunca TKP üzerinde egemenlik kuran ‘ütopik, menfaatperest-yalancı, anayasa hayalleri üzerine inşa edilmiş ve büyük toprak sahipleri önünde dalkavukluk ruhuyla dolu’ revizyonist ve reformist çizginin temelden reddiyle enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağını yeniden göndere çekmiştir. 24 Nisan 1972’de Türk, Kürt ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkın kurtuluş davasının komünist öncüsü Partimiz TKP/ML’yi kurmuştur.

“İbrahim yoldaşın temelde çığır açan hamlesi ise düğüm olmuş toplumsal-siyasal sorunlar ve çelişkilerin ele alınışına dair yeni bir vizyon, ufuk oluşturması ve bu sorunların tartışılmasına dair ivme kazandıran yaklaşımıdır.

“İbrahim yoldaş TKP/ML’nin kuruluş temellerini ülke devrimine uygun bir şekillenişle inşa etti. Yarı sömürge, yarı feodal toplumsal ve iktisadi yapının gerektirdiği devrim stratejisi olan Halk Savaşına önderlik edecek komünist öncünün savaşçı bir karakterde olması gerektiği kavrayışı önder yoldaşta berraktı. Bu yaklaşıma dayalı olarak partiyi kurarken Malatya ve Dersim’de Halk Savaşının şahdamarı olan gerilla savaşını da başlattı. Savaşı kumanda etmekle yükümlü partinin liderliğini omuzladı. Partiyi savaş içinde örgütleme anlayışına uygun olarak bir konumlanış içinde oldu. Savaşın merkezlerinden biri olan ve kuru bozkırlardan biri olarak belirlediği Dersim’de konumlanan yoldaşın içinde olduğu gerilla güçleri Ocak 1973’te faşist güçlerin kuşatması altına alındı. Bu kuşatmada Ali Haydar Yıldız yoldaş ölümsüzler kervanına katıldı. İbrahim yoldaş düşman çemberinden yaralı olarak çıkmayı başardı. Ancak 29 Ocak günü sığındığı köyde bir ihbarcının uğraşıyla düşmanın eline geçti. 29 Ocak’tan katledildiği 18 Mayıs gününe kadar düşmanın yoğun işkencesi altında kaldı.

“Aylarca süren vahşi işkencelere karşı davasını, yoldaşlarını, halkı ve devrimci tutumu korumaya odaklı sıra dışı bir tutumu örgütledi. İbrahim yoldaş tüm sıradanlığa meydan okuyan sınıf mücadelesini en ileri noktada kavrayan özelliğe sahiptir. Onun işkencedeki tutumu ideolojik ve siyasi olarak faşizme karşı saldırı, hâkim sınıflara karşı devrimin örgütlenmesi tutumudur. Savunma ve mektuplarında her kelimesi ölçülüp biçilmiş, komünizm davasını yükseltmeyi hedefleyen bir yaklaşım vardır. İbrahim yoldaş, halkın kurtuluş ve komünizm davasını son nefesine kadar inşa edecek bilince ve bilime dayanarak faşizmin işkencelerine de ihtilalci çizgiyi yukarı çekerek cevap vermiştir. 24 yaşında temel teorik kuramları oluşturmuş, Komünist Partisini inşa etmiş, devrimle şekillenmenin manifestosunu yazmış şekilde ölümsüzler kervanına katılmıştır.

“Yoldaşlar, Türk-Kürt ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız,

İbrahim yoldaşın katledilmesi devrimin ilerletilmesi ve örgütlenmesi, partinin inşa edilmesi açısından ciddi olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Partimiz henüz kuruluş aşamasında ilk yenilgisiyle tanışmış ve inşa süreci ciddi düzeyde kesintiye uğramıştır. Devrimin ve partinin temel sorunlarına dair donanmış ve bitmek bilmeyen bir inançla donanma tutkusuyla nefes alıp veren bir önderin yokluğunda yaşanacak her türlü ideolojik-politik yetmezlik kendini hissettirmiştir. İbrahim yoldaş, halkın en ileri ve devrimci güçlerinin, en aktif kesimlerin eğilimini, kavrayışını ve deneyimini toplayan bir önderlik şekillenişine sahiptir. Tarihsel dönüm noktalarında siyasal önderlik çok belirleyici bir öneme sahiptir. İbrahim yoldaş tam da partiyi inşa etmenin, devrimin yolunu örgütlemenin, temel teorik sorunlara cevap olmayı sürdürmenin yakıcı ihtiyaç olduğu, bunu gerçekleştirmeye dair iradi hamleyi gerçekleştirdiği aşamada ölümsüzleşmiştir. Onun varlığı ve hiç kuşkusuz yokluğu siyasal önderlik açısından ve komünist bir parti için ne kadar tayin edici önemde olduğunu göstermiştir.

“Partimiz çok erken bir şekilde yalnızca kurucu ve kuramcısını değil aynı zamanda siyasi önderliğini kaybetmiştir. Attığı ideolojik-politik temel, bir tarihsel sürecin rehberi olma gücünü kazanmış ve bu tarihi sürecin yaşayan bir öğesi olma niteliğini sürdürmüştür. Ülke devriminin Demokratik Halk Devrimi olduğuna dair ortaya koyduğu teorik temel hâlâ bilimsel niteliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Kemalist rejimin siyasal niteliğine ve tarihsel karakterine, egemen sınıfların yapısına, devrimci sınıfların tespitine, çok uluslu yapı ve Kürt ulusal sorununa yaklaşımına kadar bir dizi siyasal ve toplumsal sorunda esas halkayı yakalayan bir temel oluşturmuştur. İbrahim yoldaş parti anlayışı ve partinin önderlik rolüne, revizyonizmle mücadeleye, bizim gibi ülkelerde komünist partisinin niteliğini korumayı sağlayacak devrim stratejisine, kitlelerin tarihsel eğiliminin onların en ileri ve en aktif unsurlarının yönelimine dayanan kitle çizgisine kadar birçok meselede bilimsel bir yaklaşımı şekillendirmiştir. Devrimin sorunlarına ve örgütlenmesine dair bu siyasal-ideolojik yoğunlaşma onun kaybı ile birlikte kuşkusuz zayıflamıştır. Ancak asla durmamış, yerinde saymamış, terk edilmemiş, yalnızlığa mahkûm kalmamıştır. Halkın kurtuluş mücadelesinde rehber olma niteliğindendir ki onun örgütlediği çizgi ve parti soluksuz bir şekilde sürekliliğini sağlamıştır. İbrahim yoldaşın çizdiği güzergâhtan bugüne onun izini takip eden yüz binler olmuştur. Onun kısa yaşamında en büyük eseri olan partisi onun çizgisini kıskançlıkla korumuştur. Bu uğurda üç genel sekreterini savaş meydanlarında kaybetmiştir. Onlarca kadrosu, yüzlerce militanı Halk Savaşı çizgisinde mücadele içinde ölümsüzleşmiştir.

“İbrahim yoldaşın mirası kuşkusuz bugün bizim elimizdedir. Ardılları olarak, onun gerçekliğe hükmeden yöntemine, bilimsel tutumuna hâlâ yaklaşamadığımızı, sınıf mücadelesindeki gerçekliğimiz ve çelişkileri çözmedeki yetersizliğimize bakarak kabul ediyoruz. Ancak, eksikliğimizi, başaramadıklarımızı onun çizgisine bir güvensizlik değil sınıf mücadelesine hükmetmede ve onu ilerletmede yaşadığımız yetersizliklerde ve zaaflarda arıyoruz. Bu bizi çizgide sebat ederek, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in bu yetmezliğimizi aşmada elimizdeki en büyük silah olduğu bilinciyle şekillenmenin bilgisine ulaştırıyor.

“Devrimin sorunları, ilkeleri, kitlelerin devrimci eğilimleri yerine reformculuğa, anayasal hayalciliğe, ‘iktidarsız iktidar’ gevelemelerine, düzen içi olanaklarla aşamalı gelişme teorilerine karşı İbrahim yoldaşı temel alarak bugün set olma mücadelesi veriyoruz.

“İbrahim yoldaşın savaşçı karakterde olmayan bir partinin ülkemiz koşullarında ayakta duramayacağına dair oluşturduğu bilinci en güçlü şekilde sahipleniyor ve kararlılıkla sürdürüyoruz. Kitlelerin büyüyen öfkesinin, yıkan ve inşa eden gücünün bugün en ileri ve aktif kesimlerinin eğiliminde ve tutumunda şekillendiği bilinciyle konumlanıyoruz. Siyasal ve toplumsal çelişkileri ve onun yön bulacağı eğilimi, kendi durumumuzu ve düşmanın durumunu inceleyerek 52 yıllık deneyimimizle doğru yerde ve doğru çizgide ısrar ederek İbrahim yoldaştan devraldığımız bayrağı taşımaya devam ediyoruz.

“Bu kararlılığımıza karşı devrimin uzayan süreci gölge düşürmüyor, sınıf mücadelesinin geri düzeyi yılgınlık oluşturmuyor, zaaflarımız ve eksikliklerimiz azmimizi azaltmıyor, emperyalist haydutların ve faşizmin güç gösterileri korku salmıyor. Halkın davasının tarihsel haklılığı, sınıf mücadelesinin kaçınılmazlığı, doğru olanın güçsüzlüğü güce çevirmeye yazgılı olması azmimizi, savaşım gücümüzü canlı tutuyor.

“Yoldaşlar, emekçi halkımız,

Önderimiz İbrahim Kaypakkaya çizdiği kızıl güzergâh ile Türk, Kürt ve çeşitli milliyetlerden emekçi halka kurtuluş pusulası olmuştur. İbrahim yoldaş bilinmelidir ki dünden daha fazla ihtiyaç, yarına daha güçlü hazırlanma referansıdır. Bugün halkın biriken öfkesi ile faşizmi alt etme isteği ancak İbrahim yoldaşın oluşturduğu devrimci-komünist çizginin izini sürmekle ve onu takip etmekle mümkündür.

“Partimiz faşizme, emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı savaşma iradesini sürdürmeye, zaferi elde edene kadar bu yolda ilerlemeye kararlıdır. İbrahim yoldaşın, bizim için umut faşizm için korku olan yolunda ilerlemeye soluksuz devam edeceğiz.”

(HABER MERKEZİ)