TARİHSEL BELLEK|“Kavga ve Parti Var Oldukça Ben Yaşayacağım”

[responsivevoice_button voice=”Turkish Male” buttontext=”Makaleyi dinle “]

Proletarya Partisinin Merkez Komite Üyesi Polat İyit 15 Ocak 1997’de Bayrampaşa Hapishanesinde şehit düştü. O dönem TKP/ ML dava tutsakları tarafından yapılan açıklamada Polat İyit şöyle anılıyordu: “Onun 20 yıllık onurlu devrimci yaşamında ölüm küçülmüş, ölüm rüsva edilmiştir. Yaşam, Parti’dir. Parti, yaşamdır. Partisiz yaşam ölümdür onun için. Onun için yaşam kavgadır. Kavgasız yaşam ise ölümdür. O ‘ben ölmem’ diyordu. ‘Kavga ve Parti var oldukça ben ölmem.’ diyordu. ‘Dağlar var oldukça, hele medetsiz Munzur var oldukça ben ölmem’ diyordu. ‘Ben Partime, yoldaşlarıma, halkıma yüreğim ve beynimle emek verdim. Yüzlerce tohum ektim. Bu tohumlar yeşeriyor, yeşerecek. En güçlüsünü de dağlara, Munzur’a ektim. Bunu hiçbir güç söküp alamayacak, bunu biliyorum. İşte bu yüzden ben ölmem.’ Polat İyit yoldaş yaşamı ve ölümü böyle algıladı, böyle yaşadı.”

12 Eylül AFC’sinde hapishanede tutsak olan İyit, henüz çocuk yaşta Partisine ve halka olan bağlılığını ser verip sır vermeyerek kanıtladı. Daha sonraki tutsaklık ve gerilla süreçlerinde de onlarca kez bağlılığını kanıtlayan İyit, hapishanede vücudunu sarıp sarmalayan kanserle mücadele etti. Faşist devlet 20 yıldır teslim alamadığı iradeyi kanser vesilesiyle “yenmeyi” hedefledi. Tedavisi engellenen Polat İyit 33 yaşında, 20 yıllık mücadele yaşamıyla şehit düştü. Polat İyit’in Partiye, halka, MLM bilimine olan bitmek tükenmek bilmeyen inancını görebileceğimiz ve hâlâ tutsaklarına sorunlarına dair güncelliği devam eden bir açıklamasını yayımlıyoruz.

Polat’ın Yoldaşlarına Mesajları: “Partimiz katliamların hesabını dün olduğu gibi; bugün de yarın da sormaya devam edecek!”

“Ölüm orucu direnişçilerine:

“Dostlar, yoldaşlar;

“Sınıf mücadelesinin keskin ve çetin alanlarından biri olan zindanlarda, mücadeleyi omuzlayıp daha ileri noktalara taşıyarak zaferle taçlandırmak, açıktır ki bedeller ister. Genelde sınıf mücadelesinin tarihine ve özelde zindanların tarihine bakıldığında yaşanan direnişlerde bu rahatlıkla görülebilir.

“Sınıf mücadelesinin daha da keskinleştiği, sürekli krizlerin boyutlanarak sürdüğü, en demokratik hak ve taleplerin şiddetle bastırıldığı, geri ekonomik toplumsal yapılanmalarda zindanlar, muhalefeti bastırmak için toplama kampına dönüştürülmektedir. “Egemenler, çıkmaz ve çürümüşlüklerinin bedelini çeşitli milliyetlerden emekçi halkımıza yükleyerek zulüm altında tutmakta, gelişen örgütlü mücadelesini boğmaya çalışmaktadır.

“Dostlar, yoldaşlar;

“İşte sizler düşmana karşı böylesi bir cenkleşmede tutsak düştünüz. Bugün bizleri birbirine yaklaştıran, ölümüne kavgada kenetleyen, düşmanın planlı, boyutlu ve sistemli olarak yönelttiği teslim alma, kimliksizleştirme, itirafçılaştırma ve halktan soyutlama yönündeki saldırılar karşısında karşı saldırılara girişmek bir zorunluluktur. “Bunun için oluşturulan mevzileri korumak, güçlendirmek yeni mevziler elde etmek yönündeki mücadelenin ancak ve ancak dost ve müttefiklerle dayanışmayla olacağı bilince çıkarılıp kavranmalıdır.

“Kazanacağımıza olan ısrar ve inancımızla düşmana son darbeyi vurmak, kızıl bayrağı elden ele taşıyarak düşman mevzilerini ele geçirerek dalgalandırmak başta biz komünist müfreze olmak üzere, devrimci demokrat güçlere düşen bir sorumluluktur. Bizi bu denli yenilmez kılan şey nedir? Bizler gücümüzü işçi sınıfının biliminden, MLM’ye olan sarsılmaz inancımızdan almaktayız. Yürüttüğümüz büyük davanın tarihsel haklılığı, sınıf mücadelesindeki ısrar ve kararlılığımız, Partinin ve emekçi halkımızın kurtuluşu uğruna, ölümüne yatmayı kutsal bir görev olarak önümüze koymaktadır. Sizler bu kavgada silahımızdaki “son” mermi, düşmanı paramparça eden saldırının müfrezelerisiniz. Kavganın doruğunda ölümsüzleştiğinizde, yoldaşlarımızın sizlerden devraldıkları kızıl bayrağı daha da ileri noktalara götüreceğine inancım tamdır, sizlerin de inancı tam olmalıdır.

“7 Haziran, saat 22.16, TKP/ML dava tutsağı Polat İyit”